Feylesof lakabıyla tanınan Rıza Tevfik Bölükbaşı, II. Meşrutiyet devri şairi, edebiyatçısı, felsefecisi ve politikacısıdır. Günümüzde daha çok şair kimliğiyle hatırlanan Rıza Tevfik, 1913’ten sonra hece vezniyle yazdığı şiirlerle asıl şöhretini kazanmışt… Read more
Feylesof lakabıyla tanınan Rıza Tevfik Bölükbaşı, II. Meşrutiyet devri şairi, edebiyatçısı, felsefecisi ve politikacısıdır. Günümüzde daha çok şair kimliğiyle hatırlanan Rıza Tevfik, 1913’ten sonra hece vezniyle yazdığı şiirlerle asıl şöhretini kazanmıştır. Doğu ve Batı felsefesine dair geniş bir birikime sahip olan Tevfik, özgün bir ekol yaratmaktan ziyade mevcut felsefi bilgileri yorumlamış ve bunlarla modern görüşler arasında dikkate değer benzerlikler üzerinde durmuştur.
Eğitim hayatına bir Yahudi okulunda başlayan Rıza Tevfik, genç yaşta İspanyolca ve Fransızca öğrenmiştir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i Mülkiye’deki eğitimlerini yarım bırakmış, ardından Tıbbiye-i Mülkiye’ye girerek 30 yaşında doktor olmuştur. İlk Türk kadın pedagog Ayşe Sıdıka Hanım ile evlenmiş, bu evlilikten üç kızı olmuştur. İlk eşinin ölümünden sonra ikinci evliliğini Nazlı Hanım ile yapmış ve bu evlilikten iki oğlu dünyaya gelmiştir.
1907’de İttihat ve Terakki Partisi’nden Meclis-I Mebusan üyesi seçildi. 1913-1918 yılları arasında politikaya ara vererek Darülfünun’da felsefe ve estetik dersleri vermeye başlamıştır. 1918’de Maarif Nazırı olarak siyasete geri dönmüş, ancak Sevr Antlaşması’nı imzalayan heyette yer alması ve Milli Mücadele’ye muhalif duruşu nedeniyle büyük tepki görmüştür. Yakın arkadaşı Ali Kemal’in başına gelenleri yaşayabileceği endişesiyle 8 Kasım 1922’de Mısır’a gitmiş, ardından TBMM tarafından 150’likler listesine alınmıştır. Daha sonra Ürdün Kralı Emir Abdullah’ın daveti üzerine Ürdün’e giderek kralın divan tercümanı olarak görev yapmıştır.
1934’te buradaki görevinden emekli olup Lübnan’ın Cünye kasabasına yerleşen Rıza Tevfik, 1936’da eşiyle birlikte Avrupa seyahatine çıkmış ve bir yıl boyunca İngiltere ile Fransa’da kalmıştır. 150’liklerin affına dair kanun yürürlüğe girdikten beş yıl sonra, 1943’te İstanbul’a dönmüş, yaşamının geri kalanında çeşitli gazetelerde edebiyat, sanat ve estetik üzerine yazılar kaleme almıştır. 30 Aralık 1949’da vefat etmiştir.
Read less