Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in oğludur. Babası vefat ettiğinde veliaht sıfatını taşımaktaydı. 10 Ekim 1857’de Dolmabahçe Sarayı’nda doğdu. Annesi Dürrinev Başkadınefendi’dir. Doğduğunda amcası I. Abdülmecid tahta idi. 10 yaşında iken babası ile Avrupa gezisine katıldı. 01 Eylül 1871 tarihinde babası Sultan Abdülaziz tarafından Müşir rütbesi ile Hassa Ordusu komutanlığına atandı. 19 yaşında iken babası Abdülaziz tahttan indirildi ve kısa bir süre sonra bilekleri kesilmiş olarak ölü bulundu. V. Mehmed 27 Nisan 1909’da tahta çıktığında hanedanın padişahtan sonraki en yaşlı erkeği olarak veliaht poziyonuna yükseldi. Osmanlı Devleti’ni yurt dışında veliaht sıfatıyla temsil etti. I. Dünya Savaşı yıllarında Enver Paşa ile siyasi olarak çatıştı. Tahta çıkamadan 01 Şubat 1916’da Zincirlikuyu’ndaki köşkünde ölü olarak bulundu. II. Mahmud Türbesi’ne babası Abdülaziz’in yanına defnedildi.
Bora Keskiner 1980’de Münih'te doğdu. Nermin Suner'den Osmanlı Türkçesini okumayı ve yazmayı öğrendi. Savaş Çevik'le hat sanatı çalıstı. Daryuş Kupal ile Farsça, Numan Tütüncü ile Arapça, Sultana Abacı ile Yunanca çalıştı. Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi'nden 2004 yılında mezun oldu.
Üniversite yıllarında Prof. Ruhi Ayangil ile Türk Musikisi teorisi çalıştı.
2007 yılında Londra Üniversitesi - SOAS'ta İslâm Sanatı Tarihi bölümünde "The Significance of Calligraphy on Mamluk Monuments" başlıklı çalışması ile Master tezini tamamladı.
2012 yılında Londra Üniversitesi - SOAS'ta, Prof. Doris Abouseif'in nezaretinde kaleme aldığı "Sultan Ahmed III as a Calligrapher and a Patron of Calligraphy" başlıklı tezi ile doktor unvanını kazandı.
Osmanlı sanatı tarihi sahasında kitap ve makaleleri bulunan Keskiner’in son olarak “Yaqut al-Mustasi’mi and the Practise of Naql in Islamic Calligraphy” isimli eseri yayımlanmıştır Keskiner akademisyen ve İslâm hat sanatı uzmanı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Vadras'da doğan Muhammed et-Tancî, İslam Felsefesi, Arap Dili ve Edebiyatı, Fıkıh, Kelam, Matematik, Astronomi vb. gibi İslami ilimler alanlarında çok yönlü bir alim, metin tahkikinde uzman ve son derece titiz çalışan, Arapça'ya derin bir vukufiyeti bulunan çok yönlü bir alimdir. İlk olarak Fas'da Seyyidî Abdülazîz İbnü’l-Hayyât, Tâyi‘ b. Hâc, Seyyidî Cevâd es-Sakalî ve Seyyidî Muhammed el-İlmî (el-Alemî) gibi âlimlerden ders aldı. Muhammed el-İlmî’den matematik ve astronomi öğrendi. Kahire Üniversitesi (Câmiatü Fuâdi’l-evvel) Arap Dili Bölümü'nden mezun olduktan sonra yüksek lisans çalışması olarak İbn Haldûn’un Muḳaddime’sinin ilmî neşrini yaptı. Bundan sonra eski eserlerin tahkik ve neşri hayatının sonuna kadar ilmî çalışmalarının en önemli alanını teşkil etti. 1953’te Türkiye’ye davet edilen Muhammed et-Tancî, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde İslâm Felsefesi Kürsüsü profesörlüğüne tayin edildi. 1962 yılında Fas’a giden Muhammed et-Tancî, Rabat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Arap dili ve edebiyatı, Karaviyyîn Üniversitesi’nde İslâm felsefesi ve İslâm mezhepleri tarihi derslerini okuttu. Aynı zamanda Telif Tercüme ve Neşriyat İşleri genel müdürlüğü görevini yürüttü. 1965’te yeniden Türkiye’ye dönerek İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde kelâm, tevhid, İslâm mezhepleri tarihi ve belâgat-ı Kur’âniyye dersleri verdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Arap dili ve edebiyatı derslerini okuttu. 1970-1971 öğretim yılında İslâm Dini ve Mezhepleri Tarihi Kürsüsü profesörlüğüne tayin edilerek Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ne döndü, 1973’te Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alındı. 1974-1975 ders yılının başında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Arap dili ve edebiyatı derslerini de okutmaya başladı. 29 Aralık 1974 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sebebiyle İstanbul’da vefat ederek Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Mükrimin Halil Yinanç’ın öğrencilerinden Necla Sayın’la evlendi. İlk kızı olan Prof. Dr. Emel Kefeli Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde uzun yıllar görev yapmıştır ve halen Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü müdürlüğünü yürütmektedir. Zengin, bazı yazma ve nâdir bulunan basma eserlerden oluşan yaklaşık 3000 ciltlik kütüphanesi ölümünden sonra Türk Tarih Kurumu’na intikal etmiştir.